Perşembe, 28 Mart 2024

İdeal Yağ Yakma Programı

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

İDEAL BİR ZAYIFLAMA (YAĞ YAKMA) PROGRAMI NASIL OLMALIDIR?

Bu bölümde sizlere buraya kadar anlatmaya çalıştığım ve işinize bir hayli yarayacağını umduğum bilgiler ışığında ideal bir yağ yakma programını bir bütün olarak ele alacağım. Zayıflama sözcüğü halk tarafından en sık kullanılan sözcük olduğu için seçtim, yoksa bilimsel olarak aslolan yağ yakılmasıdır.

Hangi yaş grubunda olursa olsun kendi iradesiyle zayıflamaya karar veren herkesin öncelikle bir hekim muayenesinden geçmesi ve laboratuvar tetkiklerini yaptırması gerekir.

Bu muayene esnasında kişinin sağlık özgeçmişi detaylı bir şekilde sorgulanır ve varsa geçirdiği sağlık problemleri tespit edilerek kaydedilir.

Bilindiği gibi “insan hafızası nisyan ile maluldur” yani unutmak hafızamıza özgü bir kusurdur,bu nedenle ben herkesin önemli sağlık sorunlarını bir “kişisel sağlık dosyası”nda saklamasını öneriyorum.

Özgeçmiş sorgulamasını çok önemsiyorum çünkü insanın gelecekte karşılaşması olası birçok sağlık sorununun çıkış noktasını bulmada yardımcı olduğuna inanıyorum.

Öğrenciliğimde hocalarımız Semiyoloji derslerinin iyi bir hekim olmanın anahtarı olduğunu söylerlerdi, ne kadar haklı oldukları son yıllarda eğitim kalitesinin düşmesi ile birlikte ortaya çıktı.

Günümüzde hastanın anamnez ve fizik muayenesi ne yazık ki birçok zahmetli ve pahalı tetkikten sonraya bırakılıyor.

Bir nevi fast food örneği gibi hayat “fast life” tarzında yaşanır ve hızla tüketilir oldu.

Yakın arkadaşlarım bile benden hizmet almaya geldiklerinde özgeçmiş sorgusu yapmayı ve anamnez almayı asla ihmal etmemeye çalışırım.

Çok önemsediğim bir söz “hastalık yoktur, hasta vardır” sözüdür.Hiçbir hasta hekimin karşısına kitaptan öğrenilen hastalığının dört dörtlük belirtileriyle çıkmak zorunda değildir.

Konudan sapmamaya çalışarak kişiden alınan bilgilerin ne kadar önemli olduğunun çok iyi kavranmasını istiyorum.

Benden hizmet alanlar bilirler, anamnez, özgeçmiş sorgusu, fiziksel ve ruhsal muayene ve bulguların kişiyle paylaşılarak, kişinin aydınlatılması bir saatten uzun sürer ve hayli keyiflidir.

Laboratuvar sonuçlarının da başarılı bir program için çok titiz bir şekilde incelenmesi ve kişiyle paylaşılması hayati önemdedir.

Sonuçlar genelde laboratuvardan laboratuvara değişebilen normal referans aralıklarıyla verildiği için kişi kendi sonuçlarına bakar ve sonuçlar normal sınırlardaysa rahatlar.

Son zamanlarda bu rahatlığı bazı hekim arkadaşlarda da görüyorum. Oysa laboratuvar sonuçları her zaman klinik belirtiler ve/veya hastalığın seyriyle paralellik göstermez. Örneğin TSH çok hayati bir testtir. Referans aralığı 0.27-4.2 dir ve ne yazık ki TSH değeri 2’nin üzerinde bulunanlar 8-10 yıl içinde Hipotiroidi olmaktadır. Ben kendi klinik deneyimlerimle TSH’u 3’ü geçenleri tedavi etmeye başlıyorum.

Başka bir örnek; Açlık Kan Şekeri ve Açlık İnsülin değerlerinin her ikisi birlikte normal referans değerleri içinde olmasına rağmen kişide ileri derecede Periferik İnsülin Direnci gelişmiş olabilir pekala.

Rahmetle andığım çok değerli hocam Prof.Dr.Remzi Özcan’ın bir sözü hiç aklımdan çıkmaz:”Su akar,biz bakar” Hemen herşey biz hekimlerin gözü önünde gelişmesine rağmen sadece bakmakla yetinen gözle, gerçekleri görebilen göz arasındaki muazzam farka yaptığı vurgu çok güzeldir.

Zaten insan beynine ihtiyaç duyulmasaydı bir bilgisayar programıyla tahlil sonuçları girildiğinde teşhis otomatik olarak alınırdı.

Başlangıç aşamaları tamamlandıktan, yani kişinin fiziksel,ruhsal muayenesi ve laboratuvar sonuçlarına göre ihtiyaçları belirlendikten sonra sıra kişinin yaş, cinsiyet ve aktivitesine uygun beslenme programının hazırlanmasına gelir.

Bir diyetisyenin zayıflama programında devreye gireceği yegane yer işte burasıdır. Asla daha önceki aşamalarda bir rolü olamaz,olmamalıdır da. Diyetisyenin rolü bir hekim tarafından incelenmesi tamamlanmış, varsa sağlık sorunları tespit ve tedavi edilmiş, beslenme ihtiyaçları belirlenmiş kişiye beslenme programı hazırlamak olmalıdır.

“Kişiye özel program”ın ana hatlarına gelince:

Boy ve kilosu ölçülen kişinin,vücut bileşimleri analizine gelir sıra.Vücut bileşimleri analizi yıllardan beri Impedans denilen yöntemle yapılmaktadır.

Bu yönteme göre kişinin el ve ayakları arasında oluşturulan iki farklı kutup aracılığıyla cildinin geçirgenliğine bağlı olarak vücudundaki yağ miktarı yaklaşık olarak belirlenir. İmpedans yöntemiyle yağ miktarı ölçen cihazların ortak sorunu %100 doğrulukta sonuç verememesindedir.

Bu bilgisayarlı cihazlar kendilerine yüklenmiş bulunan onbinlerce örneğe uygunluk, benzerlik ölçüsünde ölçüm yaparlar.

Ben kendi deneyimlerimle buradan çıkan sonuçları mutlak birer değermiş gibi algılamamayı, ancak aynı kişinin farklı dönemlerindeki ölçümlerinden bir trend (eğilim) analizi çıkarmayı tercih ediyorum.

Örneğin kişi 5 kg. kaybettiğinde yapılan ölçümdeki hatanın, ilk ölçümdeki hatayla benzeştiğini varsayarak, kaybedilen yağ miktarını yaklaşık olarak değerlendirebiliyorum.

Kişinin kaybetmesi gereken kilo yani yakması gereken yağ miktarı belirlendikten sonra ortak bir kilo hedefi oluşturulur.

Bundan sonra amaç sağlıklı sağkalım için gerekli tüm besin ihtiyaçlarını karşılamak ve depolanmış yağların mobilize edilmesi yani yakılmasını sağlamaktır.

Yağ yakma tabiri insanın aklına hemen bir yerlerde bir ateş yakıldığını getiriyor. Oysa yağ molekülü içerdiği karbon atomu sayısına bağlı olarak farklı uzunluklara sahip Karbon ve Hidrojen atomlarından oluşmuş organik bir moleküldür. Vücut bu moleküllerden solunumla havadan aldığı Oksijen sayesinde kurtulur.

Yağ molekülünün parçalanması ile açığa çıkan Karbon atomları kandaki Oksijenle birleşerek yine solunum yolundan Karbondioksit olarak vücudu terk eder.

Hidrojenin vücudu terk etmesi ise biraz daha uzun bir yol izler, yine Oksijenle birleşerek Su molekülü oluşur. Bu su molekülleri lenfatik sistemle büyük dolaşıma katılır ve nihayet böbreklerden süzülerek vücudu terk ederler. Benim bir cümle ile özetlediğim bu olay ortalama olarak 1 haftada gerçekleşir. Yaktığınız yağların vücudunuzu terkedebilmesi için bu süreye ihtiyacı vardır.

Hastalarımdan sıkça duyduğum bir yakınmayla açıklayayım.

Kilo verirken fazla su içmediğiniz bir gün çok fazla idrara çıkmaya başlarsanız bilin ki o gün yağlarınız su olarak vücudunuzu terkediyorlar.

O gün gelene kadar özgül ağırlık olarak yaktığınız yağdan %14 oranında daha ağır olan suyu vücudunuzda taşımaya devam edersiniz. Çok su içilmesini önermemizin nedeni büyük dolaşımla böbreklere gelen kan akımını hızlandırarak bu ortalama 1 hafta kadar devam eden süreci kısaltmaktır.

Bize her türlü istek, soru, öneri vb. için iletişim sayfamızdaki formu doldurarak ulaşabilirsiniz..

Ofis ( Dr.Moris Yaşa )

Bostancı - Kadıköy
İstanbul - Türkiye

Sosyal Ağlar