Perşembe, 28 Mart 2024

Tükettiğimiz Gıdalar Ne Kadar Güvenli?

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

İnsanlar günümüzde geçmişte olmadığı kadar çok sayıda toksinle iç içe yaşamaktadır. Kurşun, civa, alüminyum, arsenik, asbest ve daha bir çokları. Bu zehirli maddeler hızla yaşam alanlarımızı kuşatırken yediğimiz gıdalar da aynı hız ve çeşitlilikte kirlenmektedir. Her ne kadar yapıldığı iddia edilen ölçümlerle gıdaların zehirli madde içeriklerinin insan sağlığına zarar vermeyecek ölçülerde olduğu iddia edilse de gerçek çok farklıdır. Burada dikkat çekmek istediğim nokta gıdalarla aldığımız toksinlerin sadece bizi değil genetik kodlarımızla aktarılarak gelecek nesilleri de olumsuz etkileyebileceği gerçeğidir. Gıdalara eklenen katkı maddeleri, ziraatte kullanılan ilaç ve kimyasal gübreler, genleri değiştirilmiş ürünler insan sağlığını olumsuz etkilemekle kalmamakta,adeta türümüzü tehdit eder bir hale gelmektedir.Doğaya bıraktığımız atıklar özellikle plastikler yüzyıllarca yok olmamakta,toprak ve su yoluyla besin zincirine karışarak vücudumuza girmektedir.Bugün en gelişmiş batılı ülkeler dahi nükleer atıkları uygun koşullarda nasıl depolayacaklarını veya nükleer atıklardan nasıl kurtulacaklarını bilemez haldeler.(plastik doğada yüzlerce yılda,nükleer atıklar yüzbinlerce yılda ancak yok olabilmektedir)

Günümüzde gıda teknolojisi ne yazık ki gıdaları insana göre design eden özel bir mühendislik haline gelmiştir. Artık gıdalar insanların beynindeki tat alma duyusuna göre tasarlanmakta, insanları ihtiyaçlarından fazlasını yemeğe zorlayacak şekilde lezzet oranları oluşturulmaktadır. Sonuçta yakacağından fazla enerjiyle yüklenen insan giderek yağlanmakta ve kendisini içinden çıkamadığı bir kısır döngünün içinde bulmaktadır.

GDO’lu gıdaların zararsız olduğu yalanına ilk dikkat çeken bilim insanı Arpad Putzai 1995 yılında Amerikan-İngiliz komplosu sonucunda işini de kaybetmiştir. Kitabımı kaleme almaya başladığım birinci günden itibaren doğruları ne pahasına olursa olsun dile getireceğimi söylediğim bir arkadaşım kapitalizmin ne pahasına olursa olsun doğrulardan değil paradan beslendiğini, bu nedenle şimşekleri üzerime çekmektense para için bin bir takla atanlar kervanına katılmamı önermişti. Günümüzde asıl sorun bazı bilimsel gerçeklerin çarpıtılması ve/veya halktan gizlenmesi sorunudur. Bilim her daim septik (kuşkucu) yanı ile insanlığın yararına hizmet edecekmiş gibi görünmesine karşın ne yazık ki bugün için acı gerçek sermayenin çıkarına hizmet ettiği/ettirildiğidir. Son yıllarda başta domuz gribi aşısı gibi tüm dünyayı yakından ilgilendiren konularda bilim dünyasının iki farklı görüşü aynı kararlılık ve hayli güçlü argümanlarla savunmasının ardında yatan gerçek de budur. Ünlü Alman filozof Schiller bu durumu “Güç en ikna edici konuşma sanatıdır”sözüyle çok güzel açıklamıştır.

Ülkemizde gıda güvenliğinin sağlanmasından sorumlu kuruluş Tarım ve Köyişleri Bakanlığıdır. Dakika bir gol bir sevgili izleyiciler. Dikkatinizi çekerim söz konusu olan insan sağlığı, ancak gıdanın üretimi ve denetlenmesinden sorumlu olan Tarım Bakanlığı. Sağlık Bakanlığı bu güvenliğin neresinde? Hiçbir yerinde değil. Türkiyede 27000 gıda sanayi işletmesinin 10000’i denetlenemiyor, çünkü Tarım ve Köyişleri Bakanlığının siciline kayıtlı değiller, yani kayıt dışılar iyi mi? İçerde denetim yok ancak dışarıya ihracat var. Yanlış hesap Bağdat’tan dönüyor ve Almanya 1996 yılında incelettiği kırmızı toz biberlerde karaciğerin bir numaralı kanserojen maddesi Aflatoxin tespit ederek İstanbullu baharat firmasına ceza kesmekle kalmıyor, kırmızı acı toz biberin Türkiyeden AB ülkelerine girişini yasaklıyor. Rusya 2008 Haziranında Türkiyeden yaş sebze ve meyva ithalatını durduruyor, yine Almanya 2009 Ekim ayında armudumuzda bir ilacın normalden 6 kat daha fazla bulunduğunu tespit ederek 4 ton armudu imha ediyor. Bu örnekler çoğaldıkça Türkiye'nin ayıbı daha çok ortaya çıkıyor. Dünyada yılda 7 milyon kişinin gıda zehirlenmesinin erken ve geç dönem belirtileriyle öldüğünü söylersem yurdum insanının ne kadar tesadüfen yaşamını sürdürdüğü daha iyi anlaşılır umarım. Günümüzde hazır ve işlenmiş gıdalara ilave edilen 3000’den fazla kimyasal katkı maddesi vardır ve bu maddelerin büyük çoğunluğunun orta uzun vadede insan sağlığına olumsuz etkileri bilinmemektedir.

Değerli okuyucular siz siz olun katkı maddeli hazır ve/veya işlenmiş, raf ömrü uzatılmış gıdalardan kesinlikle uzak durun, asla yemeyin, çocuklarınıza da yedirmeyin.

Bize her türlü istek, soru, öneri vb. için iletişim sayfamızdaki formu doldurarak ulaşabilirsiniz..

Ofis ( Dr.Moris Yaşa )

Bostancı - Kadıköy
İstanbul - Türkiye

Sosyal Ağlar